Müslüman olduğumuza mı sevinelim, dualarımızın Allah katına ulaşmadığına mı üzülelim.
Ne çare ki sözlerimiz de öfkemiz de barbarı durdurmaya yetmiyor. Barbar, paramparça ettiği çocuk gövdelerinin üzerinden üstünlüğünün ve efendiliğinin tescil edilmesini istiyorken, Müslümanlar adeta tiyatroda film seyreder gibi izliyor maalesef.
20. Yüzyılın başlarında ‘Siyonizm’ adı verilen siyasi bir kimlik altında, Arzı Mevut hayalleriyle başta Gazze olmak üzere orta doğuyu’da toplu soykırım yapan barbar, katil, domuz,pislik İsrail’ lanet yok mu?..
Artık lanet okumaktan bile aciz hale geldik. ABD destekli katil İsrail ve işbirlikçilerinin hedefi Türkiye olduğunu unutmayalım, unutturmayalım.
Elimde bir şey gelmese bile karınca misali safımızı belirtmek zorundayız.
Gazze bizi vicdana çağırıyor, içimizi allak bullak eden bir barbarlık karşısında yumruklarımızı sıkıyor, dilimizde öfke sözcükleri biriktiriyoruz.
İnsanları topraksız bıraktı, şimdi toprağı insansız bırakmak istiyor. Sömürgecinin barbarca cürmü, diğer sömürgeci efendilerin sessizliğiyle tamamlanıyor. Bu cürmün işlenebilmesi için bu sessizlik, bu kayıtsızlık gerekiyordu. Yahudiler tüm istediklerini kusursuz bir şekilde ilerletiyor. Sağır ve dilsiz bir şekilde izliyoruz.
Domuz İsrail yaptığı barbar katliamlarla vahşiliği gün geçtikçe artıyor.
Dünyanın gözü önünde yapabilirliğin verdiği küstahlıkla insanlığın ortak vicdanını iptal etmek, insanları bir acı sarmalığının içine sürüklemek istiyor. Kötülüğün mutlak iktidarını kabullenip sineye çekmemiz isteniyor.
Gazze tam da bunun için hedeftir. Bebekleri ve çocukları bu yüzden öldürüyorlar, bile isteye, o vakarı kırmak, o umut ve direnci yok etmek için. Her akşam birbiriyle helalleşerek başını yastığa koyan insanlardan, ana baba ve çocuklardan söz ediyoruz.
Siyonist rejimi 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yüz binlerce sivil vatandaşı şehit etti. Bunların içinde çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere.
Sözde 2000 yıllık devlet geleneği olan İran, MOSSAD ile işbirliği içinde ortada doğuyu parsellemek istiyor.
Siyonistler korku üzerinden imparatorluk kurmak istiyorlar. Kendilerini bu korkuya satan, kendi hükümet kabinesi olmak üzere, Kasım Süleymani ve Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’yi kurban veren satılmış İran. Sonrasında kendi güdümünde olan Lübnan Hizbullahını sattığı gibi. Hasan Nasrallah’ın öldürülmesinden en büyük pay bence İran’ındır. Geçmişe baktığımızda sıfır komşumuz olan İran Türkiye ile hiçbir zaman dostluğu kabullenememiştir. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız. Bizleri bölgesel bir savaşın içine çekmeye çalışıyorlar. Büyük tehlikeyi tüm detaylarıyla okuyan dünya liderimiz Başkan Erdoğan’ı bitirmek için içerden ve dışarıdan oyunlar oynanıyor. Bu oyun karşısında omuz omuza vermemiz gerekiyor. Aksini bile düşünmek istemiyorum.
Düşmanımız yanı başımızdayken birlik olmanın zamanı gelmedi mi?
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünü söyleyen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.S)’ layık ümmet olma vakti gelmedi mi?
Uyan ey Müslüman uyan! “Bize kalmayacak bir dünya için bize kalacak günahlar biriktirmeyelim”
Kalın sağlıcakla.