FITRATA UYUM HAKİKATE DAVETTİR
Bugünkü insanlık
acaba fıtratına, yaşama biçimine, sosyal ve
toplumsal hayatın birer fertleri olarak, bu ortak
yaşam dünyamıza neler katıyoruz, acaba neler
kaybettiriyoruz bunların idrakında mıyız?Top-
lum ve yaşam dünyamızın şekillenmesinde rol
alan baş aktörler olarak gaye ve yaşayış ama-
cımızın ne kadar farkındayız?
Yıllarca tanık olduğumuz bu yaşam coğ-
rafyamızda, haddi ve hesabı bilinmeyen sayı-
sız olay ve olguları yaşadık, insanlık olarak, ni-
ce çağ ve devirleri açıp kapattık.Yaşanmış olay
ve olgular, tarihi doku içinde insanlık mirasını
bir köprü kurarak bugünlere taşıdı.Geçmiş ve
bugünün yaşam muhakemesini yapıp, acaba
biz insan fıtratına uygun bir kulvarda yaşıyor
muyuz? Yoksa halen sorgulanmayan bir yaşam
hayat akışı içinde bilinmeyen mezralarda
boşuna mı kürek çekiyoruz?
Kolaya kaçtık, teknoloji geliştikçe do-
ğal olan hayat ve yaşantılarımızdan hızla uzak-
laştık ve halende buna dur diyemedik, buna
paralel olarak öz ve kişiliğimizin orjinalliğini
kendi benliğimizle yapay ve sunni bir yaşayışa
teslim ettik.Eskiden böylemiydik? Yaşayışımız,
beslenmemiz, davranışlarımız, insanlığımız, a-
dalet ve merhametimiz, komşuluk, akrabalık,
ve arkadaşlık diyaloglarımız böylemiydi?Bu so-
ruları kendimize sorduğumuz zaman, yaşayış-
larımız, hayatlarımız, kişilik ve davranışlarımız-
dan ne kadar uzaklaştığımızın idrakına varma-
mız lazım.İnsanlık yaradanın vermiş olduğu in-
san kimyasına uygun fıtratı, helal ve haram
dairesinin sınırlarını hiçe sayıp, kendilerine her
türlü bir yaşayışı mübah görmeleri bugün kü
duyu organlarını adeta kaybeden bir insanlık
manzarasını karşımıza çıkardı.
Bu hayat ve yaşantılarımızdaki
tat ve lezzetlerini yaşayamıyorsak, paylaşma-
sını, sevmesini, yardım ve insani duygularımı-
zın kabarıp, amacına uygun davranışa dö-
nüştüremiyorsak o zaman niçin yaşıyoruz.?Bi-
ze bu uzuvlar niçin verildi? Gaye ve amaca hiz-
metten yoksun bir insanlık ve dünya ne anlam
kazanır, ve kazanabilir. Tüketici olmayı bir an
evvel bırakmalıyız. Ümmet olarak el ele verip
birbirimize hizmet etmeliyiz. İlla maddî bir
karşılık beklememeliyiz. Bir de bizim görevimiz
bıkmadan usanmadan bunları anlatmaktır.
Çünkü insan ancak fıtratına uygun yaşadığında
insan oluyor. Biz bu şekilde sadece Müslüman
değil, insan kalabilmenin çabasını vermiş olu-
yoruz.
Sevgi ve saygılarımla
Ekleme
Tarihi: 13 Aralık 2021 - Pazartesi
FITRATA UYUM HAKİKATE DAVETTİR
Bugünkü insanlık
acaba fıtratına, yaşama biçimine, sosyal ve
toplumsal hayatın birer fertleri olarak, bu ortak
yaşam dünyamıza neler katıyoruz, acaba neler
kaybettiriyoruz bunların idrakında mıyız?Top-
lum ve yaşam dünyamızın şekillenmesinde rol
alan baş aktörler olarak gaye ve yaşayış ama-
cımızın ne kadar farkındayız?
Yıllarca tanık olduğumuz bu yaşam coğ-
rafyamızda, haddi ve hesabı bilinmeyen sayı-
sız olay ve olguları yaşadık, insanlık olarak, ni-
ce çağ ve devirleri açıp kapattık.Yaşanmış olay
ve olgular, tarihi doku içinde insanlık mirasını
bir köprü kurarak bugünlere taşıdı.Geçmiş ve
bugünün yaşam muhakemesini yapıp, acaba
biz insan fıtratına uygun bir kulvarda yaşıyor
muyuz? Yoksa halen sorgulanmayan bir yaşam
hayat akışı içinde bilinmeyen mezralarda
boşuna mı kürek çekiyoruz?
Kolaya kaçtık, teknoloji geliştikçe do-
ğal olan hayat ve yaşantılarımızdan hızla uzak-
laştık ve halende buna dur diyemedik, buna
paralel olarak öz ve kişiliğimizin orjinalliğini
kendi benliğimizle yapay ve sunni bir yaşayışa
teslim ettik.Eskiden böylemiydik? Yaşayışımız,
beslenmemiz, davranışlarımız, insanlığımız, a-
dalet ve merhametimiz, komşuluk, akrabalık,
ve arkadaşlık diyaloglarımız böylemiydi?Bu so-
ruları kendimize sorduğumuz zaman, yaşayış-
larımız, hayatlarımız, kişilik ve davranışlarımız-
dan ne kadar uzaklaştığımızın idrakına varma-
mız lazım.İnsanlık yaradanın vermiş olduğu in-
san kimyasına uygun fıtratı, helal ve haram
dairesinin sınırlarını hiçe sayıp, kendilerine her
türlü bir yaşayışı mübah görmeleri bugün kü
duyu organlarını adeta kaybeden bir insanlık
manzarasını karşımıza çıkardı.
Bu hayat ve yaşantılarımızdaki
tat ve lezzetlerini yaşayamıyorsak, paylaşma-
sını, sevmesini, yardım ve insani duygularımı-
zın kabarıp, amacına uygun davranışa dö-
nüştüremiyorsak o zaman niçin yaşıyoruz.?Bi-
ze bu uzuvlar niçin verildi? Gaye ve amaca hiz-
metten yoksun bir insanlık ve dünya ne anlam
kazanır, ve kazanabilir. Tüketici olmayı bir an
evvel bırakmalıyız. Ümmet olarak el ele verip
birbirimize hizmet etmeliyiz. İlla maddî bir
karşılık beklememeliyiz. Bir de bizim görevimiz
bıkmadan usanmadan bunları anlatmaktır.
Çünkü insan ancak fıtratına uygun yaşadığında
insan oluyor. Biz bu şekilde sadece Müslüman
değil, insan kalabilmenin çabasını vermiş olu-
yoruz.
Sevgi ve saygılarımla
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.