Ülkemizde günlerdir organize suç örgütü lideriyle yatılıyor, organize suç örgütü lideriyle kalkılıyor.
Bu organize suç örgütü lideri ne derse günlerce gazeteciler, analistler ve vatandaşlar tarafından konuşuluyor.
Hatta eylemler yapılıyor.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddiasına göre Demirören Holding Ziraat Bankasından Doğan grubu medyasını almak için 750 milyon dolar kredi çekmiş ve bu krediyi ödememiş.
Bu iddia üzerine bazı STK’lar eylemler falan yaptılar.
Eğer bu iddialar doğruysa tepki verilmesinde haklılar. Buna bir sözüm yok.
Yalnız biz
40 ilde şubesi bulunan,
Sayısız çalışmalara,
Sayısız basın açıklamalarına imza atmış,
Kamu yararına bir dernek olarak kamu veya özel bankalar ekspertiz ücreti konusunda devletten vergi kaçırıyor diye yıllardır bağırıyoruz. Ama bir organize suç örgütü lideri kadar etkili olamıyoruz.
Bu kimin ayıbı bilmiyorum.
Bu ülkede yapılan haksızlıkları duyurmak için, milletin dikkatini çekmek için organize suç örgütü mü olalım?
Kamu yararına bir dernek olmak, 40 ilde şubemiz olması, sayısız çalışmalarımız olması ve bu işi tamamen çıkarsız, menfaatsiz yapmamız yeterli olmuyor mu?
Peki bankalar nasıl vergi kaçırıyor?
Bankaya gidiyorsun şu kadar paraya ihtiyacım var ev alacağım diyorsun. Banka diyor ki sen bu parayı istiyorsun ama o ev o kadar fiyat ediyor mu sana güvenmiyorum. Ben oraya bir eksper göndereceğim.
Banka alacağın daireye bakmak için eksper gönderiyor.
Evin değerini ölçüyor, biçiyor sana fiyat çıkarıyor ve ona göre kredi veriyor. Yani banka kendisini garantiye alıyor. Kendisini garantiye almak için yaptığı işlemin parasını da senden alıyor. Uyanıklığa, vicdansızlığa bakar mısın?
Ben senden ekspertiz istedim mi? Hayır.
Bu ekspertizi sen kendini garantiye almak için yaptırdın mı? Evet.
E bunun parasını neden ben ödüyorum?
6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun, temel ilkeler 4. Maddenin 3. fıkrasında der ki;
- Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez.
Daha bitmedi...
Banka ekspertiz parasını benden alıyor ama ekspertiz firmasına ödediği paranın faturasını da kendi adına kesiyor. Yani hizmeti ben alıyorum, benim evime bakıyorlar, fatura bankanın adına kestiriliyor.
Şimdi düşünelim...
Beyaz eşya satan bir firmaya buzdolabı almak için gidiyorsunuz. Buzdolabını alıyorsunuz, buzdolabının parasını ödüyorsunuz. Firma size fatura kesiyor, faturaya bir bakıyorsunuz buzdolabı faturası beyaz eşya satan adamın üstüne kesilmiş. Yani buzdolabı sizin değil, o adamın oluyor. Sadece parasını siz vermişsiniz. Böyle bir mantıksızlık olabilir mi? Bankalarda ekspertiz konusunda oluyor.
Ekspertiz hizmetini siz alıyorsunuz. Banka faturayı kendi adına kesiyor bir de banka bu faturayı gider olarak gösteriyor ve vergiden düşüyor. Bu da demek oluyor ki sizin parasını verdiğiniz hizmet üzerinden banka vergi kaçırıyor.
E şimdi biz bunu yıllardır dillendiriyoruz.
Düzelen bir şey var mı?
Yok.
Düzeltmeye niyetleri var mı?
Yok.
Hatta düzeltmeyi bırakın işin en ilginç tarafı da bizler Tüketiciler Birliği olarak tüm şubelerimizle bu duruma karşı çıktığımızda kötü olan biz oluyoruz.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Biz bu ülkenin geleceği için, yetimin hakkı için, gariban için ve haksızlığın karşısındaki tavrımızdan dolayı kötü olacaksak bizi her zaman kötü bilin.