Evet, sevgili okuyucularım, bu hafta sizinle paylaşmak istediğim konu yıllardan beri ülkemizde hep tartışılan ve ne yazık ki, kanayan yaramız haline gelen taşeron sistemini ve taşerondan kadrolu işçi statüsüne geçiş sürecini anlatmaya çalışacağım.
Türkiye’de taşeronlaşmanın tarihi cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar dayanmaktadır.
Taşeron sistemi demek, asıl işveren tarafından verilen işi üstlenmek, yapmak ve yaptırmaktır. 2000’li yıllara kadar taşeron sistemi kontrolden çıkmış kurallı, kuralsız çalıştırmalar, güvencesiz çalışmak ücretlerde tutarsızlık vs. gibi konulardan ötürü sıkça yaşanan sorunlar artık baş edilemez bir hal almıştı. 2023’ te Gazi Meclise yeni iş yasası getirilerek kabul edildi. Buna göre, artık keyfi işten çıkarılma olmayacak çalışma saatleri ve ücretleri kanuna ve yasaya uygun bir şekilde olacaktı. Ancak, taşeron işçilerin çilesi kısmen de, olsa bitti gibi görünse de, kamu kurumlarında kadrolu işçilerden daha fazla çalışarak kadrosuz ve az ücret almak bizleri derinden üzüyordu.
Özellikle Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan temizlik, güvenlik, teknisyen, otomasyon, yönlendirme, yemekhane vs. gibi birimlerin çok zor şartlarda ve asıl iş yapmaları fakat kadrosuz olmaları tüm ülkede kanayan bir yara haline gelmişti. Nihayet Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın hayalimizi süsleyen o müjdeyi vermesiyle yıllardan beri arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz kadro süreci 24 Aralık 2017 ‘de resmi gazetede yayımlanan 696 sayılı kanun hükmünde kararname ile taşeron işçilerin devlet kadrosuna alınması kararı verildi.
Yaklaşık 900.000 kişinin kadro aldığı bu dönem işçiler için bir milat haline gelmiş tüm ülkede bayram havası estirmiş, halaylar ve kurbanlar kesiliyordu. Evet, o sancılı süreç bitmişti artık taşeron üzerinden kamyon yüküyle para kazanan paravan şirketler yerine devletimizin güvencesi ve emin ellerindeydik.
Artık devletin kadrolu işçileri olarak haklarımızı biliyor ona göre hareket edip sosyal ve mali haklardan taşerona nazaran daha iyi duruma gelmiş bulunmaktayız.Bankaların kadrolu personelere maaşlarını kendilerinde çekmeleri karşılığında vermiş olduğu promosyon ücretleri bizlerde verilmeliydi ve benimde katılımcı olarak promosyon ihalesinde Devletimizin bizlere vermiş olduğu kadroyu görmezden gelip promosyon vermemek için yâda daha düşük vermek için yarışa giren bankalara karşı sizler kabul etmezseniz bile bizler kadroluyuz deyip Hakk mücadelesi verdiğim zorlada olsa istediğimizi aldığımız günleri hiç bir Zaman unutmayacağım.
Evet, eksikler var yeni düzenlemeler, yeni iyileştirmeler olması gereken kurallar var, zamanla sendikalar aracılığı ile birliğimizi daim kılıp mücadelemize devam edeceğiz.
Bir sonraki haftaya buluşmak dileğiyle, esen kalın
TAŞERON ÇİLESİNDEN DEVLET KADROSUNA
Evet, sevgili okuyucularım, bu hafta sizinle paylaşmak istediğim konu yıllardan beri ülkemizde hep tartışılan ve ne yazık ki, kanayan yaramız haline gelen taşeron sistemini ve taşerondan kadrolu işçi statüsüne geçiş sürecini anlatmaya çalışacağım.
Türkiye’de taşeronlaşmanın tarihi cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar dayanmaktadır.
Taşeron sistemi demek, asıl işveren tarafından verilen işi üstlenmek, yapmak ve yaptırmaktır. 2000’li yıllara kadar taşeron sistemi kontrolden çıkmış kurallı, kuralsız çalıştırmalar, güvencesiz çalışmak ücretlerde tutarsızlık vs. gibi konulardan ötürü sıkça yaşanan sorunlar artık baş edilemez bir hal almıştı. 2023’ te Gazi Meclise yeni iş yasası getirilerek kabul edildi. Buna göre, artık keyfi işten çıkarılma olmayacak çalışma saatleri ve ücretleri kanuna ve yasaya uygun bir şekilde olacaktı. Ancak, taşeron işçilerin çilesi kısmen de, olsa bitti gibi görünse de, kamu kurumlarında kadrolu işçilerden daha fazla çalışarak kadrosuz ve az ücret almak bizleri derinden üzüyordu.
Özellikle Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan temizlik, güvenlik, teknisyen, otomasyon, yönlendirme, yemekhane vs. gibi birimlerin çok zor şartlarda ve asıl iş yapmaları fakat kadrosuz olmaları tüm ülkede kanayan bir yara haline gelmişti. Nihayet Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın hayalimizi süsleyen o müjdeyi vermesiyle yıllardan beri arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz kadro süreci 24 Aralık 2017 ‘de resmi gazetede yayımlanan 696 sayılı kanun hükmünde kararname ile taşeron işçilerin devlet kadrosuna alınması kararı verildi.
Yaklaşık 900.000 kişinin kadro aldığı bu dönem işçiler için bir milat haline gelmiş tüm ülkede bayram havası estirmiş, halaylar ve kurbanlar kesiliyordu. Evet, o sancılı süreç bitmişti artık taşeron üzerinden kamyon yüküyle para kazanan paravan şirketler yerine devletimizin güvencesi ve emin ellerindeydik.
Artık devletin kadrolu işçileri olarak haklarımızı biliyor ona göre hareket edip sosyal ve mali haklardan taşerona nazaran daha iyi duruma gelmiş bulunmaktayız.Bankaların kadrolu personelere maaşlarını kendilerinde çekmeleri karşılığında vermiş olduğu promosyon ücretleri bizlerde verilmeliydi ve benimde katılımcı olarak promosyon ihalesinde Devletimizin bizlere vermiş olduğu kadroyu görmezden gelip promosyon vermemek için yâda daha düşük vermek için yarışa giren bankalara karşı sizler kabul etmezseniz bile bizler kadroluyuz deyip Hakk mücadelesi verdiğim zorlada olsa istediğimizi aldığımız günleri hiç bir Zaman unutmayacağım.
Evet, eksikler var yeni düzenlemeler, yeni iyileştirmeler olması gereken kurallar var, zamanla sendikalar aracılığı ile birliğimizi daim kılıp mücadelemize devam edeceğiz.
Bir sonraki haftaya buluşmak dileğiyle, esen kalın
Ekleme
Tarihi: 21 Haziran 2021 - Pazartesi
TAŞERON ÇİLESİNDEN DEVLET KADROSUNA
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(1)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.